-

Gözden kaçırmayın

Etimesultanın Eski Belediye Başkanı Dizideki Rolüne Geri DöndüEtimesultanın Eski Belediye Başkanı Dizideki Rolüne Geri Döndü

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bugün yapılan toplantıda politika faiz oranını 350 baz puan artışla %46’ya yükseltti. Bu hamle, piyasalarda 6 yıl öncesine dönmüş gibi bir izlenim yarattı ve uzun süredir enflasyonun nedenleri tartışılırken, merkez bankasının uyguladığı politikaların etkileri gözler önüne serildi.

Enflasyonla Mücadelede Yeni Bir Dönem mi?

Merkez Bankası’nın bu kadar hızlı ve büyük bir faiz artışına gitmesi, enflasyonla mücadele konusunda daha agresif bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor. Daha önce uzun yıllardır “faiz sebep, enflasyon sonuç” mantığıyla hareket eden yönetim, şimdiye kadar uygulanan politikaların sonuçlarını görmezden geldiği iddia ediliyordu. Bu durum, piyasalarda belirsizlik yaratarak yatırımcıların ve ekonomistlerin farklı yorumlar yapmasına neden oldu.

“6 Yıl Sonrasına Dönmüş Gibi” İfadeleri

Faiz artışının ardından birçok kesim, Türkiye ekonomisinin geçmişteki benzer dönemlere geri döndüğünü ifade etti. Özellikle 2018’de yaşanan kur dalgalanmaları ve enflasyonist baskılar hatırlatıldı. Bu durum, TCMB'nin uyguladığı politikanın enflasyonu tetiklediği ve rezervleri tükettiği yönündeki eleştirileri güçlendirdi.

Darbe Girişi ve Sonuçları

19 Mart 2020’de gerçekleştirilen piyasa istikrarsızlığı girişiminin ardından TCMB’nin aldığı önlemlerin, enflasyon ve kur üzerinde ciddi bir etki yarattığı belirtiliyor. Bu olaydan sonra, merkez bankası tarafından uygulanan sıkı para politikaları, rezervlerin azalmasına ve döviz kurlarındaki oynaklığın artmasına neden oldu.

Gelecek Tahminleri Belirsiz

TCMB’nin bu adımıyla birlikte, gelecekteki enflasyon hedeflerine ulaşılıp ulanmayacağı ve ekonomideki büyüme potansiyelinin nasıl etkileneceği konusunda belirsizlikler devam ediyor. Uzmanlar, faiz artışının kısa vadede enflasyonu düşürebilirken, uzun vadede ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor.